20 Mart 2014 Perşembe

RESSAMLIKTA GİZLENEN BİLİM: LEONARDO DA VINCI

Mona Lisa… Hemen hemen herkesin bildiği ünlü tablo. Dünya sanat tarihinin en önemli eserlerinden biri olan Mona Lisa’nın ressamı Leonardo da Vinci de bir o kadar önemli bir isim olarak karşımıza çıkıyor.

1452- 1519 yılları arasında yaşayan Leonardo da Vinci’nin portesi.
Belki pek çoğumuz Leonardo da Vinci’yi ressam kimliğiyle tanıyoruz. Mona  Lisa’nın yanı sıra; Kayalıklar Bakiresi, Son Akşam Yemeği, Bacchus gibi diğer önemli eserlerin de sahibi olan Leonardo da Vinci’nin pek bilinmeyen yönlerinin olduğu da bir gerçek. Vinci’nin bir ressam olmasının yanısıra mühendis, mucit, mimar, filozof, matematikçi, heykeltıraş ve anatomi ile ilgilenen bir bilim adamı kimliğine de sahip olması, bu isime eşsiz bir önem kazandırıyor. Biz de bu yazıda Leonardo da Vinci’nin bilinmeyen yönlerinden, özellikle de anatomiye olan ilgisinden söz etmek istiyoruz.
Asıl adı “Leonardo di ser Piero da Vinci” olan Leonardo da Vinci İtalya’da doğmuş, 1452-1519 yılları arasında yaşamıştır. Floransa’lı noter Pietro da Vinci’nin oğlu olan Leonardo’nun sanata karşı olan ilgisi küçük yaşlarda başlamıştır. Bu yüzden sanatçı Andrea del Verrocchio’nun atölyesine çırak olarak girmiştir. Bu atölye onun hayatında önemli bir yere sahip olacaktır. Burada perspektif sanatını öğrenir, mekanik ile ilgili çalışmalar yapar, heykeltıraşlıkla ilgili de kendini geliştirir.
Leonardo’nun mekaniğe olan ilgisi sonucunda mekanikle ilgili eskizler yapmaya başlamıştır. Öyle ki, defterleri mekanik aletlerin çizimleriyle doludur. Bu çizimlerin çoğu kendisinin daha önce görmediği mekanik aletlere aittir. Leonardo’nun mucitliği burada ön plana çıkmaktadır. Kuşları inceleyerek uçuş makinesini betimlemesi oldukça ilgi çekicidir. Bu uçuş makinesi uzun bir dönem gerçekleştirdiği gözlemlerin ürünüdür.

Leonardo da Vinci’nin mekanikle ilgili eskizlerinden bir örnek.
Leonardo’nun mucitliği maalesef çizimlerinde gizli kalmıştır. Üniversite okumaması ve Latince bilmemesi onun mekaniği bir bilim olarak geliştirmesine engel olmuştur. Yine de mekaniğe olan ilgisi ona ün kazandırmış, bu sayede Milano Dükü tarafından istihkâm müfettişi olarak göreve getirilmiştir. Leonardo, görevde bulunduğu 17 yıl boyunca makine ve silah tasarımları yapmış bunlara ek olarak sanatsal çalışmalarını da yürütmüştür.
Leonardo çok yönlü kişiliği sayesinde her geçen gün yeni bir ilgi alanına sahip olmuştur. Bu alanlardan biri de ışıktır. Sanatçı kimliğinin getirisi olan merakının yanı sıra ışığın bilimsel yönünü de merak etmiş, ışığın yansımasını ve kırılmasını incelemiştir. Işık gözden geçerken nasıl yansıma yapmakta ve kırılmaktadır? Bu soruya aradığı cevaplar onun sanatına da yansımıştır.

“Resim yapmak; ressamın zihnini doğanın zihni haline dönüştürmeye ve doğa ile sanat arasında tercümanlık yapmaya zorlamak demektir.” 
Leonardo resim yapmayı böyle tasvir ederek; resimde, doğada görülen şeylerin sebeplerinin yine doğanın yasaları çerçevesinde ortaya konulması gerektiğini ifade etmeye çalışmıştır.

Karanlıkta kalan çalışmalar; anatomi
Yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi Leonardo da Vinci’nin gizli kalmış anatomi çalışmaları bilim için büyük önem taşımaktadır. Bir sanatçının insan ve hayvan anatomisini inceleme ihtiyacı duyması o dönem için oldukça ilgi çekicidir. Dönemin şartlarına bakıldığında bu incelemelerin çok da kolay olmadığı bir gerçektir. Fakat Leonardo’nun sahip olduğu merak, tüm zorluklara göğüs germesine neden olmuştur.

Kadavra incelemeleri sonucunda insan vücuduna ilişkin yaptığı eskizlerden bir örnek.
Sadece damarların nasıl çalıştığını, işlevini anlayabilmek için 10 tane cesedi açmak zorunda kaldım.
Yaşadığı zorlu süreçleri notlarında ifade eden Leonardo bir notunda böyle der. Damarların işlevini anlamak için 10 cesedi açması, parçalaması ve incelemesi onun ne kadar detaycı ve araştırmacı olduğunu göstermektedir.  Kadavralarla olan çalışmalarını Floransa’nın en eski hastanesi Santa Maria Nuova’nın mahzeninde yapan Leonardo, ortamın soğuk olması sayesinde ölülerin çürümesini yavaşlatarak daha rahat çalışmış ve Vatikan’dan da gizlenebilmiştir.

Leonardo da Vinci’nin bilinen en önemli çizimlerinden biri olan ve insan oranlarını ifade eden Vitrivius Adamı.
Ölüleri parçalaması ve incelemesinin dini açıdan hoş görülmemesi Leonardo’yu Vatikan’dan özellikle de Papa’dan gizli çalışmak durumunda bırakmıştır. Çalıştığı gizli hastane bodrumunda şartlar oldukça zordur, kadavraları açacağı aletleri azdır. Bir rivayete göre kullandığı en önemli alet uzun tırnaklarıdır. Gördüklerini, sık sık duraklayıp yavaş yavaş çizmesi de çalışmalarının sürelerini uzatmıştır. Tüm bunlara rağmen asla vazgeçmemiş, yaklaşık otuz kadavra üzerinde inceleme yapmıştır.
Leonardo gizlilik açısından geceleri çalışmaktadır, bu durum fetusu incelediği dönemde Papa’ya şikâyet edilmesine kadar devam eder. Bu şikâyetin sonrasında tahmin edilen olur ve Leonardo’nun kadavra inceleme çalışmaları yasaklanır. Bu yasağın Leonardo’yu çok etkilediği söylenemez çünkü o zamana kadar Leonardo kendisini tatmin edecek kadar inceleme yapmış ve bunları kâğıtlara dökerek hala büyük öneme sahip eskizler oluşturmuştur. Kalbi tüm detaylarıyla çizdiği eskizler sonraki dönemlerde bilim adamları için büyük öneme sahip olmuştur. Kafatası çizimleri, insan vücudunun oranlarını ifade ettiği meşhur Vitrivius adamı, karaciğer, akciğer, cinsel organların kusursuz çizimleri onun çalışmalarının ne derece kapsamlı olduğunu göstermektedir.
Leonardo’nun anne karnındaki fetus çizimi özellikle dikkat çekilmesi gereken bir çizim olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bu çizimde insan kadavrası üzerinde inceleme yapmamıştır. İnekler üzerinde inceleme yapıp bunu insan vücuduna uyarlamıştır. Bu durum oldukça önemlidir, keza onun hayal gücünü ne denli kullandığını ve bu hayal gücünü bilimle nasıl bağdaştırdığını göstermektedir.

Leonardo da Vinci’nin Fetus’u betimleyen eskizi.
Mona Lisa tablosunu yaparken de bu anatomi çalışmalarından yararlandığı öne sürülmektedir. Leonardo, tablolarındaki kusursuz portre çizimlerinde kadavralar üzerinde yaptığı çalışmaların izlerinin yer aldığı belirtilmektedir. Kuşkusuz bu denli inceleme yapan ve resim, bilim arasında bir ilişki arayan bir dâhinin bilimsel incelemelerinden feyz alarak çizim yapması olağandır. Tablolarında hala bilimsel araştırmalarının izlerini yaşatan Leonardo’nun eskizleri için aynı şeyi söylemek çok mümkün değildir. Eskizleri onun ölümünden çok sonra değerli hale gelse de yayınlanmamıştır. Leonardo’nun, bilgisini başkalarına aktarma isteğine sahip olmaması, çizimlerinin büyük kısmının karanlıkta kalmasına neden olmuştur.
Leonardo da Vinci 1516 yılında önemli bir değişiklik yaparak İtalya’dan Fransa’ya gitmiştir. Bunun nedeni; baş ressam ve mühendis olarak çalışması için Fransız Kralı 1. Francis’den davet almasıdır. Ölümüne kadar da (1519) yılına kadar burada ikamet etmiştir.

Leonardo da Vinci, sanat tarihinde önemli bir isim olduğu kadar (kadavralardan  bilgi toplayan bir bilim adamı olmasıyla) bilim dünyasında da önemli bir yere sahip bir dahidir. Sanatçı ruhu ile bilimsel bakış açısını buluşturabilen kimliği onu eşsiz dahiler sınıfına sokmuştur.  Mükemmeliyetçi ve araştırmacı yapısı, arkasında kusursuz yapıtlar bırakmasına yol açmıştır. Sanatçı kimliğinin bu denli ön plana çıkmasında, geri planda kalan bilimsel çalışmalarının rolünün de büyük olduğu bir gerçektir. Onun olanaksızlıklar içerisinde gerçekleştirdiği bilimsel çalışmaları gelecekte de ona hayranlık duyulmasını sağlayacaktır.
http://www.acikbilim.com/2012/10/dosyalar/ressamlikta-gizlenen-bilim-leonardo-da-vinci.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder